Dünya Vatandaşı Yetiştirmek
Haydi şu anda, bu yazıyı okuduğumuzda ayağa kalkalım ve söz verelim.
Kişisel olarak yemin etme, söz verme şeklimiz her ne ise o şekilde yemin edelim...
Neye mi?
Çocuklarımızı olabildiğince özgüvenli yetiştirmeye...
Onları, gerekirse yardım almaya, uzmana sormaya, çekinmeden "nasıl yapacağım?" demeye, bunun için en azından çaba göstermeye alıştırmaya...
Haklarını aramayı, fikirlerini ve duygularını yüksek sesle dile getirmekten çekinmemeyi öğretmeye...
Haksızlığa uğradıklarında itiraz etmeyi anlatmaya...
Ki tartışmanın kavga etmek olmadığını bilsinler...
Seçim yapmanın, seçim yapamamaktan daha değerli olduğunu bilsinler...
Taraf olmanın, tarafsız olmaktan son derece iyi bir şey olduğunu en iyi şekilde anlasınlar...
Akıllarından geçenleri söylemekten çekinmesinler...
Onlara neyi nasıl yapmalarını gerektiğini öğretelim...
İçinde amatör bir ruh taşımanın, heyecanı korumak için en iyi şey olduğunu öğretelim... Ama profesyonel olmanın da ne demek olduğunu açıklayalım..
Hata yaptıklarında özür dilemesini, bir iyilik gördüklerinde teşekkür etmeleri gerektiğini de öğretelim...
Yanlışa düştüklerinde "yanlış karar verdim" demeyi; eksik bir şey yaptıklarında "neden bunu düşünemedim?" diye kendi kendilerine sormayı bilsinler...
Bunları bilsinler ki, yanlış kararlar verdiklerinde ellerinden şekeri alınmış çocuklar gibi nereye sığınacaklarını, kimin omzunda ağlayacaklarını şaşırmasınlar...
Sevindiklerinde havaya zıplamaktan, üzüldüklerinde ağlamaktan, şaşırdıklarında "oha" demekten çekinmesinler...
Hayatta kendileri için kalite standartları olsun ki, kendi haklarını korumak için başkasının hakkını elinden adice çekip almasınlar...
"İnsani Kalite Standartları" nedir bilsinler...
Çocuklarımızı birer DÜNYA VATANDAŞI olarak yetiştirelim!
Ki "Hata yaptım, bu aklıma gelmedi, haklısın, bu benim eksikliğim" diyebilen, teşekkür etmekten, özür dilemekten, saygı duymaktan erinmeyen, empati yapıp kendini karşısındakinin yerine koyabilen, yaşadığı her olayın öğretici bir tecrübe olduğunu bilen ve kendi eksiği yüzünden sağa sola saldırmadan önce "özeleştiri" yapabilen, kendi hatasını anladığında ise yaşadığı olaydan ne öğrendiğini düşünüp şükredebilecek olgunlukta bireyler olsunlar.
Rekabet, başarı ve hırs kelimelerinin sözlük anlamını "savaş" olarak anlamlandırmasınlar.
Pınar REYHAN
Haydi şu anda, bu yazıyı okuduğumuzda ayağa kalkalım ve söz verelim.
Kişisel olarak yemin etme, söz verme şeklimiz her ne ise o şekilde yemin edelim...
Neye mi?
Çocuklarımızı olabildiğince özgüvenli yetiştirmeye...
Onları, gerekirse yardım almaya, uzmana sormaya, çekinmeden "nasıl yapacağım?" demeye, bunun için en azından çaba göstermeye alıştırmaya...
Haklarını aramayı, fikirlerini ve duygularını yüksek sesle dile getirmekten çekinmemeyi öğretmeye...
Haksızlığa uğradıklarında itiraz etmeyi anlatmaya...
Ki tartışmanın kavga etmek olmadığını bilsinler...
Seçim yapmanın, seçim yapamamaktan daha değerli olduğunu bilsinler...
Taraf olmanın, tarafsız olmaktan son derece iyi bir şey olduğunu en iyi şekilde anlasınlar...
Akıllarından geçenleri söylemekten çekinmesinler...
Onlara neyi nasıl yapmalarını gerektiğini öğretelim...
İçinde amatör bir ruh taşımanın, heyecanı korumak için en iyi şey olduğunu öğretelim... Ama profesyonel olmanın da ne demek olduğunu açıklayalım..
Hata yaptıklarında özür dilemesini, bir iyilik gördüklerinde teşekkür etmeleri gerektiğini de öğretelim...
Yanlışa düştüklerinde "yanlış karar verdim" demeyi; eksik bir şey yaptıklarında "neden bunu düşünemedim?" diye kendi kendilerine sormayı bilsinler...
Bunları bilsinler ki, yanlış kararlar verdiklerinde ellerinden şekeri alınmış çocuklar gibi nereye sığınacaklarını, kimin omzunda ağlayacaklarını şaşırmasınlar...
Sevindiklerinde havaya zıplamaktan, üzüldüklerinde ağlamaktan, şaşırdıklarında "oha" demekten çekinmesinler...
Hayatta kendileri için kalite standartları olsun ki, kendi haklarını korumak için başkasının hakkını elinden adice çekip almasınlar...
"İnsani Kalite Standartları" nedir bilsinler...
Çocuklarımızı birer DÜNYA VATANDAŞI olarak yetiştirelim!
Ki "Hata yaptım, bu aklıma gelmedi, haklısın, bu benim eksikliğim" diyebilen, teşekkür etmekten, özür dilemekten, saygı duymaktan erinmeyen, empati yapıp kendini karşısındakinin yerine koyabilen, yaşadığı her olayın öğretici bir tecrübe olduğunu bilen ve kendi eksiği yüzünden sağa sola saldırmadan önce "özeleştiri" yapabilen, kendi hatasını anladığında ise yaşadığı olaydan ne öğrendiğini düşünüp şükredebilecek olgunlukta bireyler olsunlar.
Rekabet, başarı ve hırs kelimelerinin sözlük anlamını "savaş" olarak anlamlandırmasınlar.
Pınar REYHAN
.