Bir fincan kahve
Bir fincan kahve
25-Mart-2009 | Düşündüren Yazılar
Bir grup kariyer yolunda ilerlemek için yola çıkmış yeni mezun, mezun oldukları üniversitedeki eski profesörlerini ziyaret ederler.
Kısa bir hoş-beşin sonunda sohbet, işin ve hayatın stresinden şikâyet etme yarışına dönüşür.
Misafirlerine kahve ikram eden profesör, mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahveyle salona gelir.
Kahve dolu termosun yanında, porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuzundan pahalısına hatta çok özel olanlarına kadar birbirinden farklı kahve fincanları vardır.
Profesör, eski öğrencileri olan misafirlerine kahve almalarını söyler.
Herkes bir fincan seçer ve kahvelerini alır.
İşte bu anda profesör konuşmaya başlar:
“Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen fincanları seçmiş bulunuyorsunuz. Geriye sadece ucuz ve sade fincanlar kaldı. Kendiniz için 'en iyi olanı' istemeniz çok anlaşılır olsa da bu aslında sizin stresinizin ve probleminizin kaynağı. Emin olun ki fincanın kendisi kahvenin kalitesine hiçbir şey katmaz. Çoğu zaman sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda içtiğimizi de saklar. Aslında hepinizin isteği sadece kahveydi, fincanı değil. Ama bilinçli olarak siz en iyi, en güzel fincanlara yöneldiniz. Sonra da yan gözle, hatta açık açık birbirinizin fincanına bakmaya başladınız. Şunu bir düşünün lütfen: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumunuz da fincanlar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz fincan, yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen, sadece fincana odaklanarak Tanrı'nın sunduğu kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Tanrı kahveyi pişirir, fincanlarla ilgilenmez.”
Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri her şeyin bir mucize olduğunu düşünmek...
Albert Einstein
Bir fincan kahve
25-Mart-2009 | Düşündüren Yazılar
Bir grup kariyer yolunda ilerlemek için yola çıkmış yeni mezun, mezun oldukları üniversitedeki eski profesörlerini ziyaret ederler.
Kısa bir hoş-beşin sonunda sohbet, işin ve hayatın stresinden şikâyet etme yarışına dönüşür.
Misafirlerine kahve ikram eden profesör, mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahveyle salona gelir.
Kahve dolu termosun yanında, porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuzundan pahalısına hatta çok özel olanlarına kadar birbirinden farklı kahve fincanları vardır.
Profesör, eski öğrencileri olan misafirlerine kahve almalarını söyler.
Herkes bir fincan seçer ve kahvelerini alır.
İşte bu anda profesör konuşmaya başlar:
“Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen fincanları seçmiş bulunuyorsunuz. Geriye sadece ucuz ve sade fincanlar kaldı. Kendiniz için 'en iyi olanı' istemeniz çok anlaşılır olsa da bu aslında sizin stresinizin ve probleminizin kaynağı. Emin olun ki fincanın kendisi kahvenin kalitesine hiçbir şey katmaz. Çoğu zaman sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda içtiğimizi de saklar. Aslında hepinizin isteği sadece kahveydi, fincanı değil. Ama bilinçli olarak siz en iyi, en güzel fincanlara yöneldiniz. Sonra da yan gözle, hatta açık açık birbirinizin fincanına bakmaya başladınız. Şunu bir düşünün lütfen: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumunuz da fincanlar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz fincan, yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen, sadece fincana odaklanarak Tanrı'nın sunduğu kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Tanrı kahveyi pişirir, fincanlarla ilgilenmez.”
Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri her şeyin bir mucize olduğunu düşünmek...
Albert Einstein
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım, Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden, Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden
Sitemizde Görev Yapmak İsterseniz Tıklayın
Sitemizde Görev Yapmak İsterseniz Tıklayın


.